Yürüyen Merdivende Mahsur Kalmak

Onların sorunu, probleme çözümü bulamamak değil. Problemi görememek… Chesterton

“Trabzon’da yürüyen bir merdiven arızalandı. 6 vatandaş mahsur kaldı. Kurtarma ekiplerinin iki saat süren yoğun çalışmaları sonunda vatandaşlar kurtarıldı.”

Karadenizli vatandaşlarımıza yakıştırılan bu traji-komik olayı farkında olarak ya da olmayarak kim bilir kaç kez yaşamışızdır. Bu anlamda en az bir kez Karadenizli olmadık mı acaba? Kendimiz defalarca yürüyen merdivenlerde mahsur kalmadık mı?

Yürüyen merdivende nasıl mahsur kalınır?
Basamakların farkında değilseniz mahsur kalırsınız. Basamakların farkına da varılmaz mı demeyin? Ezberciliğe prim tanıyan, analitik ve akılcı düşünme yöntemlerini yadsıyan bir eğitim sisteminden çıkıp gelen bireyleriz. Farklı bakış açıları geliştirmedikçe basamakların görülmemesi doğal. Basamakları görmediğimiz sürece orada öylece saatlerce kalırız.

Basamakları nasıl görürüz? Aslında gözümüzün önünde bulunan çözümleri, çıkış noktalarını görebilme, bunları kullanabilme alışkanlıklarını kazanarak. Bu nasıl olacak? Bunun yanıtı aslında sorunun içinde. Her sorun kendi çözümünü de içinde taşır. Belki iddialı bir ifade. Bunu biraz açalım. Geçmişte yaşadığınız bir sorunu düşünün. Sorunlar yumağının içinde çaresizce dolaşırken kendinizi aniden yumağın dışında, üstünde uçar gibi bulduğunuz ve yumağı çözecek ucu, o karmaşıklığın içinde görüp çektiğiniz olmadı mı hiç? Ya da aynı yumağın içindeyken, dışarıdan bakan bir gözün o ucu tutup çektiği ve sizi o karmaşadan çıkarıp aldığı…

Kendimizi yumağın dışına çıkarabilme alışkanlığı bize basamakların varlığını, onları kullanabileceğimizi gösterir. Dışarıdan aldığımız yardımlarda da kimi zaman “neden ben düşünemedim?” diye hayıflanırız. Bize yardımcı olan yöneticimiz ya da arkadaşımızın bizden farkı, o olay için sahip olduğu farklı bakış açısıdır.

Bilinen bir fıkrayı yineleyerek koşullar ne olursa olsun farklı, yaratıcı bakış açısı geliştirilebileceğimizi örneklemek istiyorum:

“Adamın biri yeni aldığı otomobili ile keyifli bir sürüş yapmaktadır. Otomobilin özelliklerinden, hızından son derece hoşnut bir biçimde yolda ilerlerken lastiklerden birisi patlar. Adam sıkıntılı bir biçimde kazaya meydan vermeden otomobili durdurur. Otomobilden iner, çevresine bakınır. Bir akıl hastahanesinin yanında olduğunu görür. Hastalardan birisi de bahçe duvarında demir parmaklıkların arkasından kendisine bakarak gülmektedir. Adam bir şey söylemeden kendi kendine biraz da kızarak lastiği değiştirmeye başlar. Stepneyi çıkarır. Patlayan lastiği söker. Stepneyi takarken aksilik bu ya bijonlar yol kenarındaki mazgalın içine düşer. Adam iyice sinirlenir. Hışımla mazgalı yerinden oynatmaya çalışır ama ne mümkün. Akıl hastası da bu durumu büyük bir keyifle izlemektedir. Adam çaresizlik içinde bir süre daha uğraştıktan sonra bitkin bir halde kaldırıma oturur. Akıl hastası adama seslenir: “Ne yapıyorsun sen?” Adam yanıt verip vermemekte tereddüt eder ardından da “Görmüyor musun? Lastiğim patladı. Tam stepneyi takıp tutturacakken bütün vidalar mazgaldan aşağı düştü. Mazgalı da açamıyorum. Kaldım burada” diyerek bir az da içini döker. Bunu duyan akıl hastası kahkahalarla gülerek “Dert ettiğin şeye bak. Diğer üç tekerde bulunan bijonlardan birer tane al. Stepneyi tuttur. Seni tamirciye kadar götürür” der. Adam gözleri hayretten fal taşı gibi açılmış bir halde “Bak bu hiç aklıma gelmemişti. Madem sen bu kadar akıllısın ne işin var akıl hastanesinde” diye kekeler. Akıl hastası bu durumdan iyice keyiflenmiş bir şekilde “ben akıl hastası olduğum için buradayım, aptal olduğum için değil” der.

Kendimizi aptal gibi hissettiğimiz zamanlar olmuştur. Önemli olan ders almak, karşımıza çıkacak benzer durumlarda bu deneyimi kullanabilmektir. Yaşadığımız sorunlara şu anda sahip olduğumuz alıştığımız/alıştırıldığımız algılama biçimlerinden farklı bakabilmeyi öğrenerek, geçmiş deneyimlerimizden yararlanarak yürüyen merdivende mahsur kalmamayı becerebiliriz.

Yürüyen merdivende mahsur kalmayı tercih ederek, içinde bulunduğumuz karmaşık durumu daha da karmaşık hale getiririz. Çözümden uzaklaşmak ya da öyle sanmak kolayımıza gelir. Belki de sorumluluktan kaçmak, olası olumsuz sonuçları başkasının üzerine yıkmak için bu yöntemi tercih ediyor olabiliriz. Bunu çözümsüzlüğe kaçış olarak da adlandırabiliriz. Çözümsüzlüğü çözüm olarak gördüğümüz zaman da basamakları göremeyiz.

Bu durumda telaşa kapılmadan bulunduğumuz yerle ilgili bilgilerimizi tazelememiz bize yardımcı olacaktır. Neredeyiz? Yürüyen merdivende. Neden ilerlemiyoruz? Motivasyonumuz azaldı, daha önce karşılaşmadığımız bir durumla karşı karşıyayız ya da bambaşka bir şey… Merdivenin hareketini durduran ne ise o ortadan kalktığı zaman basamakları kullanarak gittiğimiz yöne doğru devam edebileceğimizi unutmamalıyız. Ayrıca yürüyen merdiven hareketini devam ettirse bile sonunda bir noktada kendi adımlarımızı atmamız gerekecektir. Unutmayalım, yürüyen merdivenin son noktasında adım atmadığımız taktirde takılıp düşmemiz kaçınılmazdır. Bir adım bizi yeni bir merdivene ulaştıracak tek seçenektir. Yeter ki, yürüyen merdivende olduğumuzu unutmayalım ve mahsur kalmayalım.

15 Nisan 2003 / Mersin

Yorum bırakın

Filed under Meraklılar için...

Yorum bırakın